4 Temmuz 2009 Cumartesi

16. Cafe Haliç'te Türk Kahvesi için

Siirt pazarında yediniz büryanı, sur tatlısını, kahve için size bir önerim var, biraz yürümeniz gerekecek, ancak nefes kesen manzara için buna değecek.
Süleymaniye camisinin arkasında, Mimar Sinan'ın türbesinden de biraz da aşağıya indiğinizde restore edilmekte olan Ayrancı ve Namahrem Sokak'a çıkacaksınız.
Vefa'dan da tarih edebilirim, Vefa bozacısundan dümdüz devam ettiğinizde de bu sokağa çıkıyorsunuz. Sokak, müftülük binasının ve içerisindeki botanik bahçesinin tam arkasında yer alıyor. Bu sokaktaki evler, eski İstanbul'u yansıtan ve restore edilmiş şahane evler. Evlerden biri de Cafe Haliç olarak hizmet veriyor.
Nesrin Hanım ve eşi Kasım Bey, Suadiye'de otururlarken, burayı işletmeye başlıyorlar, ilk iki katı cafe / restoran olarak işletirken, üstteki katta da kendileri yaşıyorlar.
Buraya uğrayıp nefis manzarada bir kahvenizi için ve ilk hafta sonu kahvaltısı için rezervasyon yaptırın.

http://www.cafehalic.com/

25 Haziran 2008 Çarşamba

15. Siirt Pazarı / Kadın Pazarını gezin ve Büryan Kebabı yiyin

Zeyrek-Fatih arasında Kadın Pazarı ya da Et Pazarı olan bir alan var. Çarşıda daha çok Siirt yöresinden gelmiş ürünler satılıyor. Satılan ürünler arasında. Pervari’nin meşhur karakovan balı, Van’ın otlu peyniri, sumak, menengiç, bıttım sabunu, keledoş yemeği yapılan akpancar otu ve heliz otu, kavun-karpuz çekirdeği, Suriye’den gelen Ceylan çayı , tandır ekmeği, cevizli sucuk, severkitel denilen içli köfte bulguru, nar ekşisi, patlıcan kurusu, kesme, fıstık, muska, badem, makaşa denilen kırık nohut, reyhan, gilgil, kara üzüm, meşhur Siirt battaniyeleri ve namazlıkları var.

Bunları gezip yemek mekanımızı ve yemeğimizi belirliyoruz. İsmet Bahçevan Sofrası: Büryan Kebabı ve Perde Pilavı şiddetle tavsiye ederiz.

Edit: Efendim siirt pazarı 2009 yılında belediye müdahalesi ile dışarıda satılan şırdan ve işkembelerin dükkanlara sokulması ve tüm kebapçılara takılan standart branda ve kebapçı önlerine konulan tahta masalar ile hafta sonları kalabalık bir yemek yeri haline geldi. vedat milor da gittikten ve sur kebapta sur tatlısı yedikten sonra daha da populer oldu. Ben de tavsiyelerime Sur Kebap'taki Sur Tatlısını eklemeliyim. İrmik içerisinde nefis dondurma olan nefis bir tatlı.

14. Küçük Ayasofya’yı gezin

Avlusunu etrafını çeviren dukkanlarda marangoz, Ebru atölyesi, sedef atölyesi bulunuyor. Ayrıca bir odada ise ney dersi veriliyor. Bu huzurlu mekanda ney dinlerken türk kahvenizi için.

13. Vonalı'da yemek yiyin.

Ordu’dan ünü dünyaya yayılan Vonalı Cemal, artık İstanbul’da. Hem de 100’ü aşkın çeşit turşusu ve lezzetli Karadeniz otlarıyla. Menüde neler mi vardı? Çeşni, kaldirik, pazı simle, fasülye kavurma, tavada pişmiş mısır ekmeği, dible, kuymak, ısırgan yağlacı, karayemiş kavurma, balık, kırmızı lahana salatası, süzme yoğurt tatlısı, cevizli helva ve son olarak fındık kabuğunda demlenmiş çay. Tel: 0212-516 18 93.

12. Dede Efendi Evine gidin.

Dede Efendi’nin ölümünü anlatırken sesi titreyip ağlamaya başlayan Görevli Ziya Bey’den, Dede Efendi’nin hayatını dinleyin. Bir Dede Efendi CD’si satın alın. Kışları, her Cumartesi ney dinletisi ya da sema gösterisi gibi etkinlikler oluyor ücretsiz, onlardan birine katılın. Dede Efendi Dede Efendi, kurban bayramının 1. gününde doğduğu için babası ona İsmail adını verdi. Dede Efendi, 22 yaşında Yenikapı Mevlevihanesine girdi – O zaman mevlevihaneye girmek için 40 yaşında olmak gerekiyordu- Oraya en genç giren kişi Dede Efendidir. “Zülfündedir benim baht-ı siyahım” bestesi kulaktan kulağa tüm İstanbul’da yayıldı. 3. Selim’in kulağına kadar geldi. 3 Selim padişah olmadan önce 14 yıl Yedikule zindanlarında kalmış ve bu sürede musiki öğrenmişti. Kendisi de bestekardı. Dede Efendi’nin bestesini duyunca kendisini saraya aldırdı. Saraya gelen Dede Efendi, padişahın cariyelerinden birine aşık oldu. Cariye ve Dede Efendi için ölüm fermanı çıktı. 3 Selim’in annesi Mihriban Hanım 3. Selim’e ağlayarak onların affını istedi ve affedildiler. Dede Efendi, cariye ile evlendi. İki kız çocukları oldu. Dede Efendi, 3. Selim’den sonra 2. Mahmut döneminde de sarayda kaldı. Bu dönem bulduğu bir makam için 2. Mahmut, 1997’de Tarihi Türk Evlerini Koruma Derneği tarafından restore ettirilmiş ve müze olarak hizmete açılmış bu evi kendisine tahsis etti. Kendisi 500’e yakın bestesini bu evde yaptı. 2. Mahmut’tan sonra 14 yaşında tahta çıkan Abdülmecit 14 yaşındaydı ve bu yaşa kadar da batı kültürüyle büyütülmüştü. İtalya’dan bir besteci getirdi. Bu durum Dede Efendi’yi üzdü ve hacca gitmeye karar verdi. Tabi o dönem hacca gitmek 6 ay, develerle.. Kendisi hacca kadar gitti, ne yazık ki kendisini orada kolera hastalığı bekliyordu. Neyse ki hacı oldu, kurbanını kesti ve sonra vefat etti. Mezarı da Mekke’dedir.”

11. Erol Taş Kahvesine gidin

Bir soluklanıp çayınızı için.

10. Mimar Sinan Türbesini ziyaret edin.

Bu siluette büyük katkısı olduğu için kendisine dua edin.